KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Fakültemizde Kıbrıs Sorununu Anlattı
İÜ İstanbul Tıp Fakültesi 1963 mezunu olan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 24 Aralık 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi’ni ziyaret etti. Saat 12’de İstanbul Üniversitesi’ne gelen KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet karşıladı. Rektörlük makamında İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ile bir süre görüşen KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, İstanbul Üniversitesi’ndeki akademik ve bilimsel çalışmalar, hayata geçirilen ve devam eden projeler hakkında bilgi aldı. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, İstanbul Üniversitesi’nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek öğrencilik yıllarından anekdotlar aktardı. İÜ Tarihi Ana Bina ve Kapısı’nın restorasyon çalışmaları hakkında da bilgi veren İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, görüşme sonunda KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na çini plaket ve çeşitli hediyeler takdim etti.
[youtube width="600" height="400"]http://www.youtube.com/watch?v=nd_iq4m60vw[/youtube]
Öğle yemeğinin ardından konferans vereceği İÜ Siyasal bilgiler Fakültesi’ne geçen KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanlık makamında İÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Adalet, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emrah Cengiz ve İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyeleri ile sohbet eden KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, saat 14.30’da İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Tunaya Amfisi’deki “Kıbrıs Müzakeresinin Dünü, Bugünü” başlıklı konferansına başladı.
İÜ Siyasal bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emrah Cengiz’in açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu konuşmasında Kıbrıs Müzakeresinin tarihsel sürecinden başlayarak günümüze kadar geçen sürece değinerek soruna yönelik çözüm yollarını sıraladı. Ortaklık devletinden barış harekatına kadar geçen süreci anlattı, bu süreçte yaşanan siyasi olaylara ve acılara değindi.
“Harekât sırasında Gazimağusa’da doktor olarak çalıştım. O dönemde hiç unutamayacağım duygusal anlar yaşadım. Birçok kişinin şehit olduğu haberini yakınlarıma kendim verdim.
Mersin’den KKTC’ye denizin altından su götürecek KKTC Su Temin Projesi Kıbrıs için çok büyük önem taşımaktadır. Su, bizim için hayat demektir. İçme sularımız tuzlanmaya başlamıştır. Yeterli içme suyu kaynağımız da yok. 1985′ten beri Türkiye’den KKTC’ye su götürme hayalim var. Bu konuyla ilgili alternatif projelerimiz de mevcut.
Bir aksilik olmazsa 7 Mart’ta Kıbrıs’a su akacak. Geri dönüşü olmayan bir projeyi başlattık. Şu anda Kıbrıs’ta sulu tarım yapılamıyor. Çiftçiliğin, hayvancılığın devam etmesi için bu su gerekli. Projenin çiftçiliğin istihdam sorununu çözeceğini umut ediyoruz. Suyun gelişiyle hükümet de kuraklık tazminatından kurtulur diye düşünüyorum.”
Çözüm Odaklı Çalışıyoruz
Ada’da Rum tarafıyla gerçekleştirilen görüşmelerin geleceğine de değinen Eroğlu, Rum yönetimi ile yapılan görüşmelere ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis, tarafların müzakerelerin başlamasına ilişkin ‘ortak açıklama’ fikrini sundu. Zamana oynama düşüncesiyle ortaya atılmış bir fikirdir bu. Ortak açıklama kâğıdına yerleştirmeye çalıştıkları şeyler, müzakere masasında ağır pazarlıklar sonucunda sonuçlanacak konular. Rum kesimi masaya oturmadan bazı şeyleri ceplerine koyma düşüncesinde hareket ediyor.
Oyunbozan olmamak düşüncesiyle bunu kabul ettik. Ancak bizim önerimiz herhangi bir ortak açıklamaya gerek duyulmadan müzakerelerin süratle başlatılması.
Önümüzdeki yılın Mart ayında, en geç Nisan’da referanduma gitmeyi hedefliyorduk. Müzakere masasındaki başlıkları süratle görüşmeyi istiyorduk. Zaten yıllardır görüşülen konular bunlar. Kronikleşmiş sorunu referandumla tarihin sayfalarına gömmeyi arzuluyorduk. Onlar buna da razı olmadılar.
Onlar, ‘Nasıl olsa Türkiye bizim sayemizde AB engeliyle karşılaştı. Geçen zamanla istediğimiz tavizleri kopartabiliriz veya Kıbrıs ile Türkiye arasında uzlaşmazlık da çıkabilir. Ben ondan da faydalanırım’ düşüncesiyle zamana oynuyorlar.
Dün akşam BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile görüştüm. Ocak ayında kendisi de bazı düşüncelerini açıklayacak. Ban, her iki devletin sabırla müzakereleri aşacağı umudunu tekrarladı. Ben, 14 Aralık’ta yaptığımız önerinin son önerimiz olduğunu, bunu da Türkiye ve bazı önemli aktörlerle görüşerek hazırladığımızı, Rum tarafının cevabını beklediğimizi söyledim.
Görüşmeler süresince atabileceğimiz bütün adımları attık. Biz görüşmelerin süratle başlamasını istiyoruz. Onlar BM’nin, AB’nin üyesi. Ekonomik sorunlarına bu ülkelerden katkı alarak çözüm üretebiliyorlar.”
Çözümsüzlüğün Nedeni AB ve Rumları Tanıyan Ülkelerdir
“Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün iki nedeni var. Bunlardan biri 1964’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu karardır. Yani barış gücü gelecek diye Kıbrıs Rumlarını, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti olarak kabul etmesidir. İkincisi ise 24 Nisan 2004’te Rumların, Annan Planı’na hayır demiş olmalarına rağmen 1 Mayıs 2004 yılında Avrupa Birliği’ne tek üye olmalarıdır.
Siz kendinizi Rumların yerine koyunuz. Dünyanın tanıdığı bir devlet, BM üyesi, ayrıca Yunanistan ile birlikte AB üyesi. ‘Biz Enosis’i AB içinde gerçekleştireceğiz’ hayalini kuran Kliridis’in başından beri müzakereleri müzakere eder gibi devam ettirmesi ve hiçbir anlaşmaya yanaşmaması çözümü zora sokmaktadır. Tabi bu şartlarda onların tuzu kuru, dünyanın tanıdığı bir devlet. AB üyesi bizimle neden anlaşmak istesin. Biz dünyaya bunu anlatmaya çalışıyoruz. Kıbrıs Rumu’nun uzlaşmazsızlığının sorumlusu iki tarihi hata yapan Avrupa ve dünyadır.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın BM Güvenlik Konseyi’ne bir mektup yazarak Türklere uygulanan ambargonun kaldırılmasını istedi. Annan yazdığı mektupta, Türkler Kıbrıs’ta anlaşma olsun diye kendi devletlerinden bile vazgeçmiştir. Dolayısı ile ‘Türklerin üzerindeki ambargo acilen kaldırılmalıdır’ demiştir. Ancak bu mektup ve rapor BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın vetosu raflara kaldırılmıştır.
Zaten bugüne kadar devam eden uzlaşmasızlık da Rusya’nın Rumların aleyhine yazılacak bir raporu veto etmek için hazır beklemesindendir.
Kıbrıs Türkleri olarak Türkiye’nin garantisinde ve bir çatı altında yaşamaktan huzursuz değiliz. Eksik olan bir anlaşma vardır. Bütün iyi niyetimizle bir anlaşmaya varmaya çalışıyoruz. Ama anlaşma olmazsa suçlu taraf kimse onu da dünya görmelidir. Kaldı ki bu suçlu sadece Rum tarafı değil, Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul eden, AB’ye alan ve maalesef Kıbrıs sorununu Rumlar başlatmış olmasına rağmen bize ambargo uygulayan başta AB olmak üzere dünyadır.”
Konuşmasının sonunda İÜ Siyasal bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Emrah Cengiz, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na günün anısına bir plaket takdim etti.
Konferansa çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı.
İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü